Bir Düş Kutusu Televizyon "1"

Özlem Tuğçe KAYMAZ profil resmi

Kategorisi : Televizyon

Yayınlanma tarihi : 23.02.2012

Etiketleri : Televizyon, televizyon tarihi, etkiler, ilkler, önemi


Günlük hayatımızın merkezinde uzun yıllardır var olan televizyon, günümüzde yerini internete kaptırma endişesi içinde olsa da gücünü henüz kaybetmiş durumda değil. Bu kadar güçlü bir propaganda aracının, böylesine önemli bir kitle iletişim aracının gelişim süreci her ülkenin teknolojik ve ekonomik gücüne göre farklılıklar göstermiş olsa da genel anlamda tüm ülkelere hızla yayılmıştır.   Türk Dil Kurumunun sözlüğünce televizyon; vericiden iletilen dalgaların görüntü ve ses olarak görünmesini ve duyulmasını sağlayan aygıta Televizyon denir. Televizyon kelime olarak Latince tele-uzak- be görmek-vizyon- kelimelerinin birleşmesiyle “uzaktangörme” yani “televizyon” olarak hayatımıza girmiştir.  

Hareketli görüntüleri elektromanyetik dalgalara dönüştürerek uzaklara ileten ve bu dalgalar sayesinde yeniden görüntü elde eden bir sistemdir. Sinema filmlerinde negatife çıplak gözle bakıldığı zaman “göz kırpışması” olarak ifade edilebilecek olan akışı (shutter’ın film gate’ni hareket ettirişi) bir yansıtma- prodüksiyon- aleti tarafından yansıtıldığında bu hareketler görülmez, televizyonda da aynı şekilde görüntülerin kesik kesik akışları, dalgaların hızı sayesinde fark edilmez.   Televizyon 1923 yılında, İskoçyalı mühendis John Logie Baird tarafından İngiltere'nin Hastings kasabasında icat edilmiştir. İlk televizyon görüntüsü ise yine Baird tarafından 1926 yılında yayınlanmıştır. Başlangıçta noktalar halinde ve titrek olan görüntülerin kalitesi Baird tarafından geliştirilmiştir. Birkaç ay içerisinde radyonun gelişiminin kat ve kat hızlı haliyle televizyon birçok ülkede yayına başladı. Ancak asıl önemli olan televizyonun gücünün fark edilmesiydi.   Öncelikli olarak sinemanın tahtını sallayan hatta gücünü elinden alan televizyon, insanların üzerindeki etkisi anlaşılınca, hemen bir propaganda “silahı” olarak kullanılmaya başlandı. Seçimler döneminde başkanların çıkıp uzun uzun konuşmalar yapması, haber kanalı sisteminin kurulması ve haberlerin devlet destekli ya da kontrollü olarak yayınlanması televizyonun gelişim aşamalarından sadece bir kaçıydı.   Televizyonun engellenemez yükselişi sinemayı gelişime iterek renkli film denemelerini başlattı. Seyircileri tekrardan sinemaya çekmek isteyen yapımcılar, büyük ekranları çok daha büyük ekranlara taşıyarak farklı deneyimler vaat ettiler sinema için. Sesli film, renkli film, kokulu film gibi denemelerin hepsi televizyon karşısında baştan kaybedilmiş bir savaşın olumlu sonuçlarından sadece bir kaçı. Televizyonun bu yükselişi televizyon izleyicisini ev konforunda çok eve çok daha fazla bağlamak yeni gelişmelere adım attılar.

Televizyon kendi konforunu beraberinde getirirken bazı ilkleri de beraberinde getirdi işte bunlardan bazıları şu şekilde;  

• 1939: Franklin D. Roosevelt, New York Dünya Fuarında açılış adresi verdiği zaman televizyonda görülen ilk görevdeki Cumhurbaşkanı seçilmiş olur.

• 1946: Düzenli programlar başlar. “akış” oluşmaya başlar.

• 1947: Beyzbol Dünya Serisi ilk kez televizyonda verilir. 

• 1948: İlk renkli televizyon yayını Yeni Jamboree gibi bir yerel Chicago istasyonunda Kukla, Fran & Ollie gala.

• 1948: Mary Kay ve Johnny aynı yatağı paylaşan evli bir çift gösteren ilk dizisidir.

• 1948: İlk kablo TV sistemleri (CATV) Oregon ve Pennsylvania başlamıştır. Onların televizyon sinyallerinin sadece menşeli yayın anten "line-of-sight" olan evleri tarafından alınabilir.

• 1949: Kaptan Video ve O'nun video Rangers televizyonda ilk bilim-kurgu dizisidir.

• 1950: Hank McCune göster bir Amerikan televizyon dizisinde ilk kez bir kahkaha parça kullanır.  

Günümüz televizyon izleme alışkanlıklarına baktığımız zaman, televizyonda duymuş olduğumuz bir kahkaha bize hiç de yabancı gelmiyor ancak yıl 1950 olunca, size ait olmayan bir kahkaha komik bir durum üzerinde alttan bir efekt sesi olarak verilince mutlaka ki bir gariplik yaratıyor. Yani sonuç olarak televizyon macerası, kendi gücünü kat ve kat arttırarak devam etmiş, bugün ise hiç sorgulamadan uyduğumuz/fark etmediğimiz bir akış içerisinde hayatımızdaki yerini korumaya devam ediyor.   Bu yazının devamında; televizyonun Türkiye’ye nasıl geldiği, nasıl karşılandığı ve nasıl yayıldığının ardından Türkiye’de ilkler neler sorularının cevaplarına baktıktan sonra, üçüncü parçada ise günümüzde televizyon nerede, gücünü halen koruyor mu? Teknoloji akışları nasıl etkiledi? İzleyiciler halen daha akışın bir parçası/kurbanı mı ? gibi soruların cevaplarını analiz edeceğim.  

İyi seyirler…      

Kaynaklar

Alencar, Marcelo S. 2009, Digital television systems.  Cambridge: Cambridge University Press   

 Aziz, Aysel. 1976, Radyo ve televizyona giriş. Ankara: Ankara Üniversitesi      Cankaya, Özden. 2003, Bir kitle iletişim kurumunun tarihi: TRT 1927-2000. İstanbul:Yapı Kredi     

Bülten kaydı için tıklayınız