Uluslararası İtibar Yönetimi Konferansı ve İtibar Kavramı
17-19 Ekim 2012 tarihleri arasında Cumhurbaşkanlığı himayesinde İtibar Yönetimi Enstitüsü ortaklığı ile Kadir Has Üniversitesi’nde Kurumsal İtibar Yönetimi ve Sosyal Medya ana temalı Uluslararası İtibar Yönetimi Konferansı’nı gerçekleştirdik, ben de konferansın Kadir Has Üniversitesi ayağındaki asistanıydım. 3 günlük konferansın içeriğiyle ilgili kısaca bilgi vermek gerekirse; konferansta toplam 13 oturum ve 75 konuşmacı yer aldı. 13 oturumda itibarın ilişkili olduğu şu başlıklar konuşuldu: sürdürülebilirlik, etik, halkla İlişkiler, sosyal sorumluluk, itibar ekonomisi, sosyal medya, insan kaynakları, güven kurumları, spor, kurumsal itibarın ölçülmesi ve kurumsal itibara farklı bakış açıları.
Konferansta değişik bir atmosfer vardı; iş dünyası ile akademik dünya – alanında uzman konuşmacılar- bu etkinlik ile bir araya geldi. Oturumlar zaman zaman çok akademik, zaman zaman da iş dünyası ağırlıklıydı, ama genelde sağlıklı bir denge hâkimdi. Aslında konferansın amacı da, hedef kitlesi de bence buydu; itibar yönetimi, uygulaması ile gözler önünde olan bir alan olarak akademinin ve iş dünyasının omuz omuza çalışması gereken bir konu. Konferansta da böyle oldu, 3 gün boyunca iş dünyası ile akademi arasındaki bağ güçlenmiş oldu.
Üzerine ufak tefek seminerler, konferanslar düzenlenmiş olsa da akademik anlamda hala birçok boşluğun henüz dolmadığı bir alan itibar. Bu sebeple Uluslararası İtibar Yönetimi Konferansı kapsamı ile alanında bir ilk oldu. Mutlaka eksikler vardı ama sonuçta bu konferans bir öncü oldu: itibar yönetimi birçok konu ile birlikte anıldı, önemi tartışıldı. Eminim itibar konferansı, itibar konusu ile ilgilenen diğer paydaşlara da örnek olacaktır ve bu konuda daha yaygın, anlamlı çalışmalar yapılacaktır.
Bu etkinlik ile bir kez daha gündeme gelen itibar ve itibar yönetimi kavramlarına gelince; alandaki birçok kavrama kıyasla henüz çok genç olduğu kesin. Dünya literatürüne bile 1983 yılında Fortune Dergisi’nin ilk “Most Admired Companies” listesini yayınlaması ile girdiği düşünülen “itibar yönetimi” kavramı Türkiye’de kendisine yeni yeni yer ediniyor. Yeni bir kavram olması da beraberinde kavram karmaşası getiriyor tabii: İtibar yönetimi halkla ilişkilerin yerine kullanılabilecek bir kavram mı, yoksa halkla ilişkilerin gelişme gösteren bir dalı mı? Akademisyenler de bu konuda ikiye bölünmüş durumda; kimi itibar yönetimini modern halkla ilişkilerin yerine kullanırken, kimi de itibar yönetiminin halkla ilişkilerin bir parçası olduğu ama halkla ilişkilerin uygulama alanlarının itibar yönetimi kavramına sıkıştırılamayacak kadar kapsamlı olduğunu düşünüyor. Şahsi fikrim; halkla ilişkiler çalışmalarının dönüp dolaşıp itibar yönetimini etkilediği ama itibar yönetimiyle kısıtlı kalmadığı yönünde; yani ikinci gruptayım denilebilir. İtibar yönetimi doğal olarak halkla ilişkiler ile bağlantılı ama sadece halkla ilişkiler ile sınırlı değil. Bir kurumu ve itibar yönetimi politikasını düşününce işin içine insan kaynakları da giriyor, üst yönetim de. Bu nedenle itibar yönetimi ve halkla ilişkiler birbirinin üzerine tam oturmuyor, ancak birbirlerini destekliyorlar diye düşünüyorum.
İlgilenenler için; İtibar ve itibar yönetimi kavramlarını gündeme taşıyan Uluslararası İtibar Yönetimi Konferansı’nın tüm oturumlarının kayıtları yakın zamanda paylaşılacak; Twitter’da @ItibarEnstitusu ve @khasedutr adreslerini takip ederek kayıtlara ulaşabilirsiniz.
Tweetle